28 Nis 2010

Üretim Süreçleri ve Özgür Yazılım

Elimize aldığımız hiçbir Gnu/linux sistemi hiçbir kurum veya şirket sahiplenemez. Yani basit anlamda, pardus dağıtımını kullanıyorsun ve pardus dağıtımı Tübitak’ ın öncülüğünde geliştiriliyor. Dikkat edilmesi gereken nokta öncülük. Yani pardus’ u Tübitak sahiplenemez çünkü binlerce insanın emeğiyle gelişir Gnu/linux sistemler. Övünülen yan da budur. Örneğin bir şirket bu ürün benim deseydi, sistemin küçücük bir bölümünü Türkçeleştiren ben itiraz ederdim. Yani Gnu/linux sistemler kamunun kullanımına “lüttfen” açılmış ürünler değil bizzat üretim süreciyle de kamusal ürünler. Hemde herhangi bir ülkenin değil tüm dünya insanlığının üretimi.
Bu tüm dünya meselesi gözden kaçırılamayacak kadar değerli. 20. yüzyılın başında bir bankanın etki alanını araştıran iktisatçılar, sermaye birikimi, müşteri sayısı gibi bir takım verilerin yanı sıra gönderilen ve alınan mektup sayısını da önemli bir veri olarak kullanırlardı. Aradan geçen yüz yılda iletişim ağları oldukça değişti ve gelişti. Ne kovboy filmlerindeki telgraf tellerine ne de zorlukla ulaştırılan postalara ihtiyaç duyuyoruz. Bilgisayarın ve dolayımında hızla gelişen internetin yardımıyla artık, bir bilim projesi olarak değerlendirilebilecek Gnu/linux sistem veya daha genel anlamda özgür yazılım, tüm dünya insanlığının katkılarıyla gelişiyor. Ve bu insanların ezici bir çoğunluğu gönüllülerden oluşuyor.
Gelelim can alıcı soruya? Özgür yazılım, bilgisayarların 1′ li ve 0′ lı dünyasının dışında tüm bir üretim sürecinin gelişim çizgisi olabilir mi? Başka bir deyişle özgür yazılımların üretim süreci bir çatalın veya bir gökdelenin üretiminde işe yarar mı?
Yarayabilir. Bir örnekle tartışmak gerekirse; bir tarihçimiz var ve bu tarihçi yeni bir çalışmaya başladı. Ancak ele aldığı konuda daha önce elle tutulur çalışma yapılmamış. Girmesi gereken arşivler, okuması gereken belgeler, görüşmesi gereken insanlar vs önünde bir yığın iş var. Ve görüyor ki okuması gereken belgeler on ayrı dilde. O dillerin en az beşini hiç bilmiyor. İyi bildiği dil ikiyle sınırlı. Burada yardım almalı ya da vazgeçmeli. Ama bu dillerden tercüme yaptırması gereken belgeler için ilgili kimseyi bulamıyor. Veya ödenek bulamıyor. Burada kendini geliştirmek isteyen çin dili ve edebiyatı öğrencisinden çalışmayı beğenip destek olmak isteyen tarih edebiyat vb uzmanlarına ihtiyacı var. Burada gönüllülük esasıyla ve internetin sağladığı kolaylıkla bir çalışma başlayıp kısa sürede sonuca ulaşabilir. Polonyalı,Avustralyalı veya Papua Yeni Gine’ li gönüllülerle başarılı bir ortaklık yapılabilir.
Bilim projelerinde işe yaradığı zaten özgür yazılımla kanıtlanmış denebilir. Eski örneğimiz gökdelene dönersek. Bilindiği gibi birçok mühendislik projesinde en az uygulama aşaması kadar proje aşaması da değerlidir. Ve bazen daha değerli. Burada mühendislik öğrencileri kendilerini geliştirmek amacıyla bildiği konularda ve bildiği bilgisayar programlarıyla hesaplamalarda yardımcı olabilir. Ve uzmanlarımız küçük hesaplamalarla uğraşmak yerine parçaları birleştirmek ve bazı spesifik sorunlarla uğraşmak dışında yorulmazlar. Bizler belki uzmanımızın buradan boşalan zamanında yazdığı bir mühendislik kitabını okuyabiliriz.
A&G çalışmalarında buna benzetilebilecek bir yöntem kullanılıyor aslında. Yeniliklerin ortaya çıkışı 19. yüzyılın sonuna kadar bireyseldi. Özel olarak, sorduğumuz soruların örneklerini kapsaması açısından sanayide oluşan yeniliklerin büyük bölümü ya uzmanlarından ya da bizzat o işi yapan işçilerin bireysel yaratıcıklarından çıktı. Ancak 19. yüzyılın sonunda ve gelişen bir grafikle, daha örgütlü A&G faaliyetleri yeniliklerin asıl adresi haline geldi. A&G faaliyeti ilk dönemlerinde daha ziyade devletlerin tasarrufundayken serbest piyasa ekonomisinin muazzam gelişimiyle özel şirketlerin A&G faaliyeti artan bir hızda ağırlık merkezi oldu ve gelişim çizgisi halen bu yönde ilerliyor.
Şirketlerin A&G faaliyetlerinde de aslında iletişim şekli olarak çok başka bir şey kullanılmıyor. Yani şirketlerin uluslararası kimlikler kazanması ve tekelleşmeleriyle aynı şirketin A&G çalışanları fiziki olarak birçok farklı coğrafyada yaşayabiliyor ancak üretim sürecinde birlikte çalışıyorlar.
Peki gönüllüler? Burada gönüllülerden söz edemiyoruz. A&G binlerce insanın yaratıcılığıyla değil sınırlı sayıda uzmanın yaratıcılığıyla yürüyor. Çünkü -eşyayı adıyla çağırmaktan dem vuruyor Aydın Bez bizde adıya çağıralım- kapitalizmin oyun kurallarıyla oynanan bu oyunda gönüllülerin, stajyerlerin adı ucuz hatta bedava iş gücü. Sermaye devleri zaten üniversitelerde, teknik liselerde bunu uygulamaya çalışıyor. Genç beyinlerin sermaye sahibi insanlar için proje üretmelerini istiyorlar. Ama başta söylediğimiz gibi eğer şirket benim üretimimi kendi mülkiyeti altına alacaksa orası için gönüllü üretim yapmamam eşyanın doğası gereği. Gönüllü üretim yapmam sermaye devleri tarafından emeğimin sömürülmesi anlamını taşır.
Görüldüğü gibi bu tip bir üretim süreci için henüz şartlar olgunlaşmış değil. Ancak geleceği görebilmemiz açısından değerli. Ve gelişim potansiyellerini algılayabilmemiz. Özgür ve gönüllü bir dünya dileğiyle.